24/12/2010
Zeynep Bahar:
CIP olarak bu konuda hep beraber ortak bir çözüm bulunacağına ve uygulanacağına olan inancımız büyük. Bu bağlamdaki yapıcı ve uygulanabilir çözüm önerilerinizi CIP Hayvan Hakları projemiz kapsamında yapılacak çalışma içinde değerlendirilmesi için lütfen CIP ile paylaşınız.
Tüm bileşenleri ile renkli olan kampüs hayatımıza elbette ki burada bizlerle yaşayan hayvanlarımız da bir renk getirmektedir. Bu anlamda yıllardır onların çevremizde oluşundan mutluluk duyduk. Elbette ki hayvan beslemek büyük sorumluluk, evde de olsa kampüsümüzde de olsa... Bugüne kadar kampüsümüzde yaşayan birçok kişinin özverileri ile aramızda yaşayan köpeklere bakıldı. Bizler CIP olarak bugüne kadar keyifleri ve durumları oldukça iyi görünen köpeklerimiz hakkında bizlere bir talep gelememesi sebebi ile bir çalışma yapmadık, bunun yerine daha çok ihtiyacı olan kampüs dışındaki, özellikle de barınaklardaki, hayvanlar ile çalıştık. Ancak her yıl CIP’de Hayvan Hakları ile ilgili çalışan bir ekip olması ve bu ekibin de ihtiyaç belirtilmesi durumunda seve seve kampüste yaşayan hayvanların da beslenme ve sağlık takibi gibi ihtiyaçlarını giderebileceklerini belirtmek isterim. Kampüs yaşamı içinde hayvanların sadece beslenme ve aşı takibi gibi konularda destek vermenin de yeterli olmadığının bilincindeyiz. Kampüs sakinleri açısından özellikle de çocukların hayvanlardan korkması ve/ya hayvanlarımızın çocuklara saldırması gibi konuları maalesef kontrol altına almak CIP Hayvan Hakları Projesi ekibinin imkân ve yetilerini aşan meselelerdir.
Yapıcı ve uygulanabilir çözüm önerileriniz için:
CIP Hayvan Hakları Projesi Süpervizörü: Elif Akarçay
Çalışan CIP Hayvan Hakları Projesi Gönüllüsü: Defne Üçer
Defne Üçer:
Umuyorum bundan sonra elbirliğiyle “yaratıp geliştirir” ve hayvanlara yakın-uzak herkesi tatmin edecek, hiçbir canlıyı mağdur etmeyecek, hepimizin gurur duyacağı çözümler üretiriz.
Sudergi'nin Ocak sayısı için kampüsteki hayvanlar(ımız) hakkında "Kampüsü Paylaşmak" başlıklı bir yazılar topluluğu hazırlamıştık.
Tam son rötuşların yapıldığı sıralarda, geçen Cuma (4 Aralık) öğrendik ki bu yazılarda bol bol ismi geçen, üç senedir kampüsümüzde yaşamakta olan Lütfü/Koçi Bey, ve son zamanlarda aramıza katılmış diğer üç köpek, uyuşturucu okla uyutulup, uzak, ormanlık bir alana bırakılmış.
Ne kadar üzgün olduğumu anlatamam.
Bu hayvanların ormanda yaşama şansı çok az, yani fiilen ölüme terk edilmiş durumdalar. Onları arıyoruz, ama bulabileceğimizi zannetmiyorum.
Bu hayvanlar için işte herşey bu kadar beklenmedik. Kendilerine huzurlu, mutlu bir yaşam alanı bulduklarını zannederken bir gece gözlerini hiç bilmedikleri bir yerde açabiliyorlar. Oysa 5199 no.lu Hayvanları Koruma Kanunu, tam da bunun önüne geçebilmeye yönelik, sokak hayvanlarının bu şekilde rasgele yer değiştirilmesini engelleyen hükümler içeriyor.
Sabancı Üniversitesi'nde keşke daha farklı ve yaratıcı bir yol bulunsaydı. Gurur duyduğum pek çok iş yapan üniversitemde bu hayvanlarla ilgili şikayetlerin ve durumun değerlendirilip, onların yaşam hakkını da gözeten bir çözüm bulunmamış olmasını bir türlü içime sindiremiyorum.
Üniversitenin doğayla uyum içinde yaşamaya çalışan bir kurum olduğunu biliyorum. Bu üniversitedeki herkesin doğanın yalnız çicekler ve kuşlardan ibaret olmadığını ve tüm canlıların bu doğanın bir parçası olduğunu düşündüğüne eminim. Öyleyse bu işte bir tutarsızlık var. “Doğaya saygılıyız” derken neyi kastediyoruz?
Hazırladığımız SUdergi sayısı, birkaç ay önce çıkmış olsaydı durum farklı olurdu muydu? Bu hayvanların bakımını birkaç kişinin üzerinden alıp daha kurumsal bir çözüm bulsak bunlar olur muydu? Hepimizin bu olanlarda bir payı var belki de. Örneğin, herşey için bir komitemiz varken, hepimizi öyle ya da böyle ilgilendiren bu konuda da bir komitemiz olabilir. CIP hayvan hakları grupları da bu komitenin bir parçası olur. Şikayetler bu komiteye gelir, değerlendirilip çözümler aranabilir, çözüm arayışını destekleyen öğrenci projeleri verilebilir.
Funda Kalemci:
Tüm bu sorunlara çözüm bulmak çok zor değil! Konuya duyarlı arkadaşların örgütlü hareket etmesi ile haklı şikayetler rahatlıkla çözülebilir.
Öncelikle geçtiğimiz günlerde kampüsten "atılan" köpeklerle ilgili duyduğum dehşeti ifade etmek istiyorum! Bu köpekler hakkındaki şikayetlere dayanarak yapılan bu davranışı haklı kılacak hiçbir açıklama düşünemiyorum. Haklarındaki şikayet her ne olursa olsun, bu hayvanları ölüme terk etmemizi meşru kılamaz. Hem şikayetleri cevaplayacak hem de bu hayvanların yaşam hakkını koruyacak bir çözüm bulmak çok zor olmamalı!
Burada yaşayan hayvanların her türlü bakımı ile ilgili hergün ilgilenebilecek birinin mutlaka kampüste olması gerekiyor. Bu işi bir kişinin yapması adil ve mümkün olmadığı için de bir grup gönüllü olması gerekir. (Kampüste yaşayan öğrenci ve/veya lojman sakinlerinden de birileri mutlaka bu grupta olmalıdır.) Hem hayvanların sağlığı ve güvenliği hem de kampüs sakinlerinin şikayetlerinin bertaraf edilebilmesi için bu gerekli.
Ayrıca tüm köpeklerin düzenli veteriner kontrolünün yapılması (bunun yapılıyor olduğunu duymuştum ama emin değilim) ve bu kontrollerin sonuçlarının duyurular yoluyla tüm kampüse duyurulması, benim kulağıma gelen bazı endişeleri gidermeyi sağlayacaktır.
Son olarak da; sorumluluğunu al(a)mayacağınız, bakımını birebir üstlen(e)meyeceğiniz bir hayvanı evinizin bahçesine getirip koyar mısınız? Bu kampüs bir anlamda bizim evimizin büyücek bir bahçesi ve burada 0-12 yas arası çok sayıda çocuk yaşıyor. Son 5 sene içinde kampüsteki köpek sayısı 2'den 7'e kadar çıktı. Bunların bakımı ile kimin ilgilendiği konusunda en ufak bir fikrimiz yok. Uzun süre tatil olduğu dönemlerde bu hayvancıkların beslenmesini kim sağlıyor bilmiyoruz. Ne yazık ki bazılarının ne kadar "evcil" olduklarını da bilmiyoruz. Kaldı ki birden fazla olayda, şu ya da bu sebeple çocukların peşinden koşup onları çok cidi korkutan köpekler oldu. Benim 4 yaşındaki oğlumun peşinden koşup, yere yatırıp üstüne çıkan bu olaydan sonra da gördüğü her yerde peşinden koşan :) bir yavru köpek de vardı bir ara. Aslında onunla oyun oynamak istemişti ama ilk anda bizim bu niyeti anlamamız imkansızdı tabi :) Sorun aslında bütün bu yaşananlarda değil, sorun bizim bu köpekleri hiç tanımamamızda! Kim olduklarını, nereden geldiklerini bilmememizde...
En başta da belirttiğim gibi, tüm bu sorunlara çözüm bulmak çok zor değil! Konuya duyarlı arkadaşların örgütlü hareket etmesi ile haklı şikayetler rahatlıkla çözülebilir. Ancak, "ben bunları burada istemiyorum, o zaman atalım" gibi bir yaklaşıma da bu üniversitenin kültüründe kesinlikle yer olmadığını düşünüyorum / umuyorum!